Üniversiteye başladığımdan beri
her sene yaptığım planlar; maddi yetersizlik, yaz okulu ve staj gibi etkenlerden
ötürü başarısız olmuştu. Fakat son sene başvurduğum Erasmus Programı sonucu
Portekiz’e bir dönemliğine gitmeye hak kazandım. Erasmus’un en büyük iki
avantajı maddi destek ve boş zaman olduğundan gezmek için en doğru zamanın bu
olduğunu düşündüm ve planlarımı yaptım. Portekiz, gezdiğim en ucuz ülke
olmasına rağmen Türkiye’ye göre pahalı olduğu için, pratik çözümlerle tasarruf
ederek olabildiğince az parayla çok yer gezmeyi planladım. Bu yazımı da bu
doğrultuda yazacağım ve daha çok kendi tecrübelerimden, aynı zamanda hatalarımdan
bahsedeceğim. Gezmeyi planlayan kimseler için yararlı olacağını umuyorum. Ayrıca
İnterrail olayını bilmediğim için fiyat ve karşılaştırma olarak bir tavsiyede
bulunamayacağım. Gezime Portekiz’den başladığım için Ryan Air kullanarak
ulaşımı gayet ucuza getirdim. Bu açıdan bakıldığında vereceğim bilgiler
Avrupa’da Ryan Air bulunan bir şehre geldikten sonra faydalı olabilir.
Otobüs ve tren
biletlerini internetten ve ya rehberlerden, daha sonra da hiç bilmiyormuş gibi
insanlara sorarak öğrenmenizde fayda var. Mesela tren garına gidip bir şehirden
diğerine bilet istediğinizde size bir sonraki tren mi diye sorup, fiyatı
söylüyorlar. Ancak fiyatların saatlere göre ve ya trenin hızlı-normal olmasına
göre değiştiğini belirtmedikleri için aynı yere gidecek olan 20 dakika sonraki
trene bilet alıp 10 euro tasarruf etme şansını kaçırabiliyorsunuz. Genelde gezilen
yerlerdeki en pratik ipuçları, turizm ofislerinin ve ya reklamların gösterdiği
değil, orada yaşayan insanların kullandığı yollar oluyor (tabi bazen daha kötü
alternatifler de sunabiliyorlar). Bu yüzden gidilen yerin dilini bilmeniz çok
büyük avantaj sağlayabiliyor. Bu avantaj bende Portekiz ve İspanya için
geçerli oldu. En azından anlaşıp basit şeyleri sorup anlayabilecek düzeyde dil
bilmek insanın kendini rahat hissetmesini sağlıyor ve bazı yerlerde insanlar; dilimizi konuşmaya çalışıyor sempatisiyle size daha çok yardımcı oluyorlar. Ayrıca ilginç bir şekilde
bir taksicinin ve ya dilencinin çok akıcı ve güzel bir İngilizce konuşup, tren
ve otobüs biletleri satan kimselerin tek bir kelime dahi bilmediklerine rastlayabilirsiniz.
Bundan sonraki kısımları
daha çok maddeler halinde yazıp, elimden geldiğince ipuçları vermeye çalışacağım.
Gezilecek yerleri ve tadılacak yemekleri zaten internetten veya o şehre
gittiğinizde turizm ofislerinden alacağınız bedava haritalarda görebileceğiniz
için bunlardan pek bahsetmeyeceğim. Potekiz, İspanya, İtalya üçlememin ilk durağı:
Porto:
Havaalanından
şehre metro olduğu için havaalanı-merkez servislerine ve ya taksilere 2-3 katı para vermenize
gerek yok. Şehrin merkezi-havaalanı metrosu sizi en
büyük tren istasyonu olan Sao Bento’da bırakıyor. Buradan yürüyerek nehrin
kenarına, köprülerin ve teknelerin olduğu, şehrin en güzel kısmına 5-10
dakikada gidebilirsiniz. Büyük ölçüde görülecek yerler bu çevrede. Ana meydandaki turistik restoranlarda yediğinizde, sepette gelen
her bir ekmek için ayrı hesap çıkarabileceklerinden ara sokaklarda 3-4 euroya
çorba-etli yemek-tatlı ve içecek bulabileceğiniz restoranlar bulmaya çalışın.
Portekiz sık sık festivallerin ve eğlencelerin yapıldığı bir ülke olduğu için gitmeden
önce eğer şansınız varsa bunlardan birine denk gelmeye çalışın. Kıdemli
üniversiteli öğrencilerin sokaklarda Harry Potter kıyafetleriyle dolaşıp,
üniversiteye yeni gelen öğrencilere çeşitli oyunlar, eğlenceler ve bazen
eziyetler yapıp, Porto’nun en büyük meydanındaki sokakları kapatıp festival yaptıkları zaman görülmeye değer bir tecrübe olabilir. Ayrıca Avrupa’da gezerken,
özellikle yalnız geziyorsanız veya küçük bir grup halindeyseniz, hostellerde
hem çok ucuza kalabilir hem de 12-10 kişilik odalarda yeni arkadaşlıklar kurabilirsiniz.
Lizbon:
Lizbon’daki
havaalanı şehrin merkezinde olduğu için ulaşım konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamayacaksınız.. Lizbon’a arkadaşlarımın arabasıyla gittiğim
için şehir içi taşıma aracı kullanmadık. Yaşadığım tecrübenin ışığında toplu ulaşım kullanmanızı ve araba kiralamamanıı tavsiye edebilirim. Zira şehrin merkez kısımlarında park ücretleri felaket.
Lizbonda kaldığımız hostele kişi başı gecelik 7.5 euro ödedik. Hostellerin bir diğer güzel yönü de; eğer mutfağı varsa yiyecek konusunda da tasarruf etmeniz mümkün. Lizbon’da tatlılar dışında ucuz yeme olanağımız çok olmadığı için marketten alışveriş yapıp hostelde pişirerek idare ettik. Lizbon meraklı gezginler için mutlaka uğranılması gereken bir durak.