9 Kasım 2014 Pazar

Portekiz-Mustafa Saraoğlu

Üniversiteye başladığımdan beri her sene yaptığım planlar; maddi yetersizlik, yaz okulu ve staj gibi etkenlerden ötürü başarısız olmuştu. Fakat son sene başvurduğum Erasmus Programı sonucu Portekiz’e bir dönemliğine gitmeye hak kazandım. Erasmus’un en büyük iki avantajı maddi destek ve boş zaman olduğundan gezmek için en doğru zamanın bu olduğunu düşündüm ve planlarımı yaptım. Portekiz, gezdiğim en ucuz ülke olmasına rağmen Türkiye’ye göre pahalı olduğu için, pratik çözümlerle tasarruf ederek olabildiğince az parayla çok yer gezmeyi planladım. Bu yazımı da bu doğrultuda yazacağım ve daha çok kendi tecrübelerimden, aynı zamanda hatalarımdan bahsedeceğim. Gezmeyi planlayan kimseler için yararlı olacağını umuyorum. Ayrıca İnterrail olayını bilmediğim için fiyat ve karşılaştırma olarak bir tavsiyede bulunamayacağım. Gezime Portekiz’den başladığım için Ryan Air kullanarak ulaşımı gayet ucuza getirdim. Bu açıdan bakıldığında vereceğim bilgiler Avrupa’da Ryan Air bulunan bir şehre geldikten sonra faydalı olabilir.

Otobüs ve tren biletlerini internetten ve ya rehberlerden, daha sonra da hiç bilmiyormuş gibi insanlara sorarak öğrenmenizde fayda var. Mesela tren garına gidip bir şehirden diğerine bilet istediğinizde size bir sonraki tren mi diye sorup, fiyatı söylüyorlar. Ancak fiyatların saatlere göre ve ya trenin hızlı-normal olmasına göre değiştiğini belirtmedikleri için aynı yere gidecek olan 20 dakika sonraki trene bilet alıp 10 euro tasarruf etme şansını kaçırabiliyorsunuz. Genelde gezilen yerlerdeki en pratik ipuçları, turizm ofislerinin ve ya reklamların gösterdiği değil, orada yaşayan insanların kullandığı yollar oluyor (tabi bazen daha kötü alternatifler de sunabiliyorlar). Bu yüzden gidilen yerin dilini bilmeniz çok büyük avantaj sağlayabiliyor. Bu avantaj bende Portekiz ve İspanya için geçerli oldu. En azından anlaşıp basit şeyleri sorup anlayabilecek düzeyde dil bilmek insanın kendini rahat hissetmesini sağlıyor ve bazı yerlerde insanlar; dilimizi konuşmaya çalışıyor sempatisiyle size daha çok yardımcı oluyorlar. Ayrıca ilginç bir şekilde bir taksicinin ve ya dilencinin çok akıcı ve güzel bir İngilizce konuşup, tren ve otobüs biletleri satan kimselerin tek bir kelime dahi bilmediklerine rastlayabilirsiniz.

Bundan sonraki kısımları daha çok maddeler halinde yazıp, elimden geldiğince ipuçları vermeye çalışacağım. Gezilecek yerleri ve tadılacak yemekleri zaten internetten veya o şehre gittiğinizde turizm ofislerinden alacağınız bedava haritalarda görebileceğiniz için bunlardan pek bahsetmeyeceğim. Potekiz, İspanya, İtalya üçlememin ilk durağı:

Porto:

Havaalanından şehre metro olduğu için havaalanı-merkez servislerine ve ya taksilere 2-3 katı para vermenize gerek yok. Şehrin merkezi-havaalanı metrosu sizi en büyük tren istasyonu olan Sao Bento’da bırakıyor. Buradan yürüyerek nehrin kenarına, köprülerin ve teknelerin olduğu, şehrin en güzel kısmına 5-10 dakikada gidebilirsiniz. Büyük ölçüde görülecek yerler bu çevrede. Ana meydandaki turistik restoranlarda yediğinizde, sepette gelen her bir ekmek için ayrı hesap çıkarabileceklerinden ara sokaklarda 3-4 euroya çorba-etli yemek-tatlı ve içecek bulabileceğiniz restoranlar bulmaya çalışın. Portekiz sık sık festivallerin ve eğlencelerin yapıldığı bir ülke olduğu için gitmeden önce eğer şansınız varsa bunlardan birine denk gelmeye çalışın. Kıdemli üniversiteli öğrencilerin sokaklarda Harry Potter kıyafetleriyle dolaşıp, üniversiteye yeni gelen öğrencilere çeşitli oyunlar, eğlenceler ve bazen eziyetler yapıp, Porto’nun en büyük meydanındaki sokakları kapatıp festival yaptıkları zaman görülmeye değer bir tecrübe olabilir. Ayrıca Avrupa’da gezerken, özellikle yalnız geziyorsanız veya küçük bir grup halindeyseniz, hostellerde hem çok ucuza kalabilir hem de 12-10 kişilik odalarda yeni arkadaşlıklar kurabilirsiniz.

Lizbon:

Lizbon’daki havaalanı şehrin merkezinde olduğu için ulaşım konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamayacaksınız.. Lizbon’a arkadaşlarımın arabasıyla gittiğim için şehir içi taşıma aracı kullanmadık. Yaşadığım tecrübenin ışığında toplu ulaşım kullanmanızı ve araba kiralamamanıı tavsiye edebilirim. Zira şehrin merkez kısımlarında park ücretleri felaket. Lizbonda kaldığımız hostele kişi başı gecelik 7.5 euro ödedik. Hostellerin bir diğer güzel yönü de; eğer mutfağı varsa yiyecek konusunda da tasarruf etmeniz mümkün. Lizbon’da tatlılar dışında ucuz yeme olanağımız çok olmadığı için marketten alışveriş yapıp hostelde pişirerek idare ettik. Lizbon meraklı gezginler için mutlaka uğranılması gereken bir durak.